- munasebetsiz
- невпопад
Крымскотатарский-русский словарь (латинский). 2013.
Крымскотатарский-русский словарь (латинский). 2013.
münasebetsiz — sf. 1) Uygun olmayan, yakışıksız, çirkin Münasebetsiz bir davranış. 2) Ters, aksi Hep böyle münasebetsiz sıralarda beni arar. N. Cumalı 3) Yakışıksız iş gören, sıra, saygı gözetmeyen (kimse) Doğrusu kızın huyunu bozan, bütün bu münasebetsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
münasebetli münasebetsiz — zf. Yakışık alsın almasın, yerli yersiz … Çağatay Osmanlı Sözlük
İNBAC — Münasebetsiz ve lüzumsuz konuşma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yavu — münasebetsiz, saygısız, tuhaf … Beypazari ağzindan sözcükler
münasebetsizlik — is., ği Münasebetsiz olma durumu veya münasebetsiz davranış, saygısızlık Bir daha böyle münasebetsizlik yapmayacağına yemin etmesi şartıyla karımı affettim. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
aklıevvel — sf., Ar. ˁaḳl + evvel 1) Akıllı geçinen Bizde de bir aklıevvel çıksa şu son durumda yaraya şifa verecek neler söylerdi diye düşündüm. H. Taner 2) Densiz, münasebetsiz, sağduyu sahibi olmayan … Çağatay Osmanlı Sözlük
beceriksiz — sf. Becerisi olmayan, usta olmayan O münasebetsiz ve beceriksiz adam, kısık bir sesle bütün gizli şeyleri anlattı. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
densiz — sf. Yakışıksız ve saygısızca davranan (kimse) Babasız büyümüş, anasından yüz bulmuş, densiz, şımarık, münasebetsiz bir haşarı. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşürme — is. Düşürmek işi Arkadaşının münasebetsiz bir fiyat söyleyerek piyasayı düşürmesinden korkmuştu. R. N. Güntekin Birleşik Sözler değer düşürme … Çağatay Osmanlı Sözlük
muacciz — sf., esk., Ar. muˁacciz 1) Sıkıntı veren, taciz eden, bıktıran, usandıran Bu buhran tatsız, münasebetsiz, muacciz bir buhrandı. Ö. Seyfettin 2) Yapışkan, sırnaşık, ukala (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
önceleri — zf. Önceki zamanda, başlangıçta Önceleri kapıldığım münasebetsiz düşünce, kafamdan defolup gitmişti. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük